İçeriğe geç
Anasayfa » Blog » İhtiyaç Yaratmak mı Karşılamak mı? Pazarlamanın İki Yüzü: Philip Kotler Görüşü İle Yorumu

İhtiyaç Yaratmak mı Karşılamak mı? Pazarlamanın İki Yüzü: Philip Kotler Görüşü İle Yorumu

Wag the Dog filmi, pazarlamanın gerçek dünyada nasıl kullanılabileceğine dair çarpıcı ve düşündürücü bir örnek sunuyor. Filmde, bir ABD başkanlık kampanyasında yaşanan skandalı örtbas etmek için medya manipülasyonu ve halkla ilişkiler stratejileri, son derece ustaca ve etik dışı bir şekilde kullanılıyor. Bu durum, pazarlamanın gücünü ve sınırlarını sorgulamamıza neden oluyor. Philip Kotler’in pazarlama ilkeleriyle bu filmi incelediğimizde, pazarlamanın hem yapıcı hem de yıkıcı potansiyelini daha iyi anlama fırsatı buluyoruz.

Algı Yönetimi ve Zihinlerde Yer Edinme:

Kotler’in Görüşü: Philip Kotler, pazarlamanın en temel görevlerinden birinin, markaların tüketicilerin zihinlerinde nasıl yer edineceğini yönetmek olduğunu savunur. Bu, markanın, ürünün veya hizmetin, tüketici zihninde belirli bir şekilde konumlandırılmasını sağlamaktır. Kotler’e göre, doğru algı yönetimi, bir markanın başarısının anahtarıdır.

Filmle Bağlantı:Wag the Dog filminde, başkanlık ekibi, halkın gözünde başkanın imajını kurtarmak için sahte bir savaş yaratır. Bu sahte savaş, başkanın imajını halkın zihninde yeniden şekillendirmek amacıyla kullanılır. Burada algı yönetimi, tamamen uydurma bir durum üzerinden gerçekleştirilir ve halkın dikkatini gerçek skandaldan uzaklaştırarak, başkanın kahraman olarak görülmesini sağlar.

Bağlantının Güçlendirilmesi: Filmdeki bu sahne, Kotler’in algı yönetimi konusundaki teorilerini adeta bir laboratuvar ortamında test ediyormuş gibi yansıtır. Pazarlamanın gücü, gerçeği yeniden şekillendirme kapasitesi ile birleştiğinde, halkın algısını ne kadar etkileyebileceğini gösterir. Ancak, bu stratejinin etik sınırlarını zorlaması, genç pazarlamacılar için önemli bir ders niteliği taşır. Pazarlama stratejilerinin gücü büyük sorumluluklar getirir ve bu güç, tüketicilerin zihinlerinde yer edinirken dikkatli kullanılmalıdır.

Peki, bu tür bir algı yönetimi günümüz pazarlama stratejilerinde ne kadar yaygın? Sosyal medya kampanyalarında markaların kendilerini konumlandırma şekilleri, ne kadar gerçekçi? Tüketiciler bu manipülasyonun farkında mı?

İhtiyaç Yaratma ve Talep Yönetimi:

Kotler’in Görüşü: Philip Kotler, pazarlamanın bir diğer önemli işlevinin, tüketicilerin ihtiyaçlarını anlamak ve bu ihtiyaçları karşılamak için uygun çözümler sunmak olduğunu belirtir. Ancak Kotler, pazarlamanın yalnızca mevcut ihtiyaçları karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda yeni ihtiyaçlar da yaratabileceğini savunur. Bu, pazarlamanın en yenilikçi yönlerinden biridir; doğru stratejilerle, tüketicilerin henüz farkında olmadıkları ihtiyaçlar yaratılabilir.

Filmle Bağlantı:Wag the Dog filminde, başkanlık ekibi, halkın dikkatini dağıtmak ve başkanı olumlu bir şekilde konumlandırmak için sahte bir savaş tehdidi yaratır. Bu sahte tehdit, aslında olmayan bir ihtiyacın nasıl yaratılabileceğini gösterir. Halkın dikkati, gerçekte var olmayan bu tehdide yönlendirilir ve böylece başkanın imajı korunur. Bu, Kotler’in ihtiyaç yaratma ve talep yönetimi teorisinin aşırı bir örneğidir. Gerçekte olmayan bir ihtiyaç, halkın zihninde gerçekmiş gibi sunulmuştur.

Bağlantının Güçlendirilmesi: Kotler’in ihtiyaç yaratma teorisi, filmdeki sahnelerde neredeyse sanat formunda uygulanmıştır. Genç pazarlamacılar için bu sahne, pazarlamanın yalnızca var olan talepleri karşılamaktan ibaret olmadığını, aynı zamanda yeni talepler de yaratabileceğini göstermektedir. Ancak bu sahne, aynı zamanda, bu süreçte etik sınırların nasıl ihlal edilebileceğini de gözler önüne serer. Kotler’in teorileri, etik ve sürdürülebilir pazarlama stratejilerinin önemini vurgularken, Wag the Dog filmindeki strateji, bu teorilerin kötüye kullanımının olası sonuçlarını göstermektedir. Bu durumda akla şu sorular gelir: Yeni bir ihtiyaç yaratmak ne kadar etik olabilir? Tüketicileri olmayan bir ihtiyaca inandırmak pazarlamanın sınırlarını zorlar mı?

Psikolojik Manipülasyon ve Etik Dışı Stratejiler:

Kotler’in Görüşü: Kotler, pazarlamanın etik temeller üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunur. Müşteri güveni ve sadakati, uzun vadeli başarı için vazgeçilmezdir ve bu da etik pazarlama stratejileri gerektirir. Kotler’e göre, manipülasyon yerine dürüstlük ve şeffaflık, sürdürülebilir pazarlama başarısının anahtarıdır.

Filmle Bağlantı:Wag the Dog filminde, başkanlık ekibi, halkın duygularını ve algılarını manipüle ederek, başkanı kurtarmaya çalışır. Bu manipülasyon, etik sınırların aşılmasının ne kadar kolay olabileceğini ve sonuçlarının ne kadar yıkıcı olabileceğini gösterir. Psikolojik manipülasyon, halkı olmayan bir savaşa inandırmak için kullanılır ve bu süreçte etik değerler tamamen göz ardı edilir.

Bağlantının Güçlendirilmesi: Kotler’in etik pazarlama stratejileri vurgusu, bu sahnede ne kadar kritik olduğunu gösterir. Genç pazarlamacılar, bu sahneden, pazarlamanın gücünün farkına varmalıdır, ancak bu gücün etik bir şekilde kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu da anlamalıdır. Manipülasyonla kazanılan zaferler ne kadar sürdürülebilir? Uzun vadede bu tür stratejilerin markaya getireceği zararlar neler olabilir?

Sonuç:

Wag the Dog filmi, Kotler’in pazarlama teorileriyle birlikte ele alındığında, pazarlamanın hem olumlu hem de olumsuz yönlerini gözler önüne seren güçlü bir örnek sunar. Film, pazarlamanın gerçeği nasıl yeniden şekillendirebileceğini ve algı yönetiminin sınırlarını nasıl zorlayabileceğini gösterir. Ancak bu süreçte, etik sınırların aşılmasının sonuçları da kaçınılmazdır.

Genç pazarlamacılar için çıkarılacak en önemli ders, pazarlama stratejilerinin yalnızca etkili değil, aynı zamanda etik temellere dayanması gerektiğidir. Kotler’in teorileri, pazarlamanın gücünü ve bu gücün doğru kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu vurgular.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bana yaz
Yardıma ihtiyacınız mı var?
Alpago Danışmanlık
Size nasıl yardımcı olabilirim?