Gerek kurumsal firmaların gerek ise e-ticareti hedefleyen kobilerin ve daha küçük işletmelerin en çok zorlandıkları konu bu dijital dünyada karşılaştıkları sorunlarda kendilerine yol gösterecek bir mihmandar eksikliğidir. Yol gösterici, uygulayıcı veya danışman olarak kendilerini niteleyen kurumların sayısı oldukça fazladır. Herhangi bir tarayıcıdan yapılacak basit bir anahtar kelime çalışması sonrasında yüzlerce Ajans ismine denk gelinebilir. Ancak bu yüzlerce ajans/ danışman arasından doğru olan nasıl seçilebilir? Nelere dikkat etmek gerekir?
Öncelikle bir danışman firmanın (bundan sonra bahsi geçen hepsini tanımlamak için ajans kelimesini kullanalım) uzmanlık alanı değerlendirilmelidir. Burada önemli olan kendi konfor alanından çıktığında neler başarabildiğidir. Sektörel olarak en çok dikkat çeken nokta, yapılan işin zorluğu ile doğru orantılı olarak tek bir sektörde uzmanlaşmaya çalışan ajansların sayısıdır. Bunu konfor alanını koruyan bir davranış olarak niteleyebiliriz. Tek bir başarı sağlamış kurgu setup aracılığı ile kopyala yapıştır mantığı ile yapılan süreç yönetimlerinin müşterilere sağlayacağı kar tartışma konusudur.
İkinci olarak ajans mantığına ters olarak bir kişinin birden fazla uzmanlık alanında hizmet verdiği yapılanmalar kar sağlamak yerine süreç kaybı yaşatır. Sosyal medya profesyonel yönetimi denilen olgu için tasarım programlarına hakim olmalısınız, hedef kitlenizi oluşturabilmek için reklam yönetiminden haberdar olmalısınız, hedef kitlenizi harekete geçirebilmek için pazarlama yönetimi bilmelisiniz. Sadece bu üç detay başlığının bile onlarca farklı girdisi ve uzmanlık alanı olduğunu bildiğimize göre, birkaç kişiden oluşan ajansların başarı sağlama oranı oldukça düşüktür. Bu yönetimi kısmi zamanlı iş ortakları veya partnerleri ile yürütebilen ajansların başarı oranı da kendi ekibi ile yapılanan ajanslar kadar fazla olabilir. Ajanslar ile çalışırken uzmanlık alanları ve uzman kadrosu sorgulanmalıdır.